MevcutBilgim
  Cinlerin İnsanlara Zararları
 

Cinlerin insanlara zarar vermeleri mümkündür ancak bu zarar filmlerde geçen çarpılma ve benzerleri gibi değildir. Bu güne kadar binlerce insan biyolojik hastalıklarını cinlerin yaptığını zannedip hocalara koşmuştur. Yüz felci geçirip ağzı yamulanlar “beni cin çarptı” demektedir. Bu inanış yüzyıllardır süregelmektedir.

Ancak cinler insan vücuduna girip yer edinebilirler. İnsan vücuduna giren bir cin eklemler aracılığıyla bazı yamulmalara sebebiyet verebilir. Bu çok nadir görülen bir durumdur. Böyle bir halin oluşması esnasında vücudun eklemlerine temas eden cin eklemleri bükmez veya yamultmaz. Kişinin aklına nüfuz ederek eklemleri kişinin kendisinin yamultmasını sağlar. Kişi acıda çekte bilinçsiz olarak bunu gerçekleştirir. Bu durumun oluşabilmesi için o kişinin cinlerle isteyerek ve istemeyerek büyük bir bağ kurması gerekmektedir.

Bunun dışında cinler insanlara musallat olup onlara vesvese verebilirler en büyük verdikleri zarar vesvesedir. Verdikleri vesvese şuur olarak zayıf insanlarda vücut bulur ve insanı kötülüğe iter. İntihar eden insanların büyük bölümü cinlerin ve şeytanın vesvesesi ile intihara sürüklenmiştir. İnsandan uzak kalan, diğer insanlarda diyaloğu az olan kişiler ve yalnız yaşayanlar özellikle cinlerin hedefi olmaktadır. Çünkü onları kandırmak cinlere daha basit gelmektedir. İnanç yönünden zayıf veya inancına çok bağlı olanlar da onların hedefi olabilir. Cinler musallat olduklarında insana verdikleri vesvese ile insanı her türlü yola sokabilirler. Cinlerin musallat olduğu veya olmaya çalıştığı insanlar genellikle mutsuz olurlar, huzursuz olurlar her şeye sinirlenebilirler. Yalnız yaşamayı tercih edeler. Evlilikten uzak dururlar. Baktıkları yerde siyah noktalar görüp kulaklarına çığlık sesi işitebilirler veya bulundukları ortamda huzursuz olup orayı terk etmek isteyebilirler.

Cinlerin musallatı sonucu bazı haller uykuda meydana gelir. İnsan uykusuzluk çeker. Yatağa girdiğinde uzun süre uyuyamaz veya uyuyup sabah uyandığında hiç uyumamış gibi sersem olur. Rüya aleminde rahatsızlık yaşayabilir. Çoğu korkunç rüya biyolojik sebeplerle olmaktadır. Kişi uyuduğunda vücudunda meydana gelen bir değişme rüyaya yansımaktadır. Örneğin çok yağlı bir yemek yenilip yatıldığında korkunç rüyalar görülebilir veya uyku halinde sağa dola dönerken elimizin bir yere çarpması sonucu rüyamızda elimizin kırıldığını görebiliriz. Bu gibi rüyalar dışındaki korkunç rüyalar ve özellikle tekrarlayan korkunç rüyalar cinlerin eseridir. Özellikle rüyada kedi, köpek, yılan, tilki ve fare gibi yaratıkları devamlı görmek cinlerin musallatı sonucu olur. Uyku halinde gülmek veya çığlık atmak cinlerin musallatıdır. Uykuda konuşmak veya mırıldanmak biyolojik sebeplerledir. Uyku uyanıklık arasında odanın içinde karartılar görmek de cin musallatıdır.

Cinlerin musallat olduğu insanlar özellikle banyo, hamam ve tuvalet gibi cinlerin sık olduğu yerlerde huzursuz olurlar. İleri seviye musallat olaylarında kişi cinlerin olduğu yerlerde fazla kalmayı ister. Bu ve benzeri durumlar cinlerin musallatı sonucu yaşanmaktadır. Cinler insana fiziki rahatsızlıklar da verebilmektedirler. Sara, damar tıkanıklığı, çocuk düşmesi gibi bazı rahatsızlıkların cinlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Tabi bu demek değildir ki bu rahatsızlıkların tamamı cinlerin eseridir. Günümüzde her olayı her hastalığı tıbben şifa aramadan cinlere yoran insanlar var. Bu tip insanlar her hastalığı cinlerin verdiğini düşünürler, bu kesinlikle hatadır. Cinlerin insana verdiği fiziki zarar çok nadirdir. Öncelikle çare tıpta aranmalıdır.

Cinler Allah’ın izni olmadan hiçbir insana zarar veremezler, cinlerin insana verdiği zarar insanın imtihanıdır.

Bir yere girilirken destur ve besmele ile girildiğinde destur kelimesi cinlere orada bir şey yapılacağını bildirmekte ve onları uyarmaktadır. Özellikle tuvalete girerken veya çöp dökerken bunun söylenmesi gerekmektedir. Çünkü onlardan habersiz orada yapılan işlem onlara zarar verdiğinde insana düşman olurlar. Destur kelimesini duyduklarında bulundukları yeri terk ederler. Cinlerin insanların bulunduğu yerlerde yaşayanlarına ve zarar vermeye müsait olanlarına Amir denmektedir. Bu tür cinler süfli cinlerdir, İslam inancından uzak yaşamaktadırlar. Dikkat edilmesi gereken cin gruplarının başında gelmektedirler. Ancak bazı Müslüman cinler de insanlarla birlikte yaşamayı tercih ederler. Bazı cinlere ise Ervah denmektedir. Bu cinler ana rahmindeki çocuğa musallat olurlar. Çocuğun doğmasını engellerler, kadının sık sık düşük yapmasına sebep olurlar. Cinlerin kuvvetlilerine marid denir, daha kuvvetlilerine ise ifrit denir. İfrit çağrılması ve gönderilmesi en zor olan cin türüdür.  Çok tehlikelidir.

Ayrıca karı kocanın cinsel hayatına çok dikkat etmesi gerekmektedir. Cinsel ilişki sırasında Besmelesiz yapılan cinsel birleşmede cinler insana ortak olup doğacak çocuğa musallat olurlar. Cin ve insanın birlikteliği ile doğan bu çocuklara Dejin denir. Bu çocuklar muhannes olurlar.

Cinlerin insanlara bir başka zararı da vesvese yolu ile verdikleri telkindir. Ancak bu vesvese ileri boyuta ulaşınca insana “mehdisin” veya “peygambersin” şeklinde olan telkinlerdir. Bu gibi durumlar önceleri masumane ilişkilerle başlar, manevi ve dini yönü zayıf olan insana gelen kötü niyetli bir cin onunla bir şekilde irtibat kurduktan sonra kendisini etkilemeye başlar. Önceleri geçmişten doğru bilgiler verir ve gelecekten tahmin yürütür geçmişi iyi bilen cinlerin bilgilerine inanan kişi ona daha fazla bağlanır ancak gelecekten verdiği bilgiler çoğu zaman yanlış çıkmaktadır. Çünkü geleceği bilmeyen cin sadece olayları tahmin ederek bilgi vermektedir. Örneğin ağır hasta olan kişi için yakında ölecek gibi sözler söyler. Bunları duyan kişi cine inanmaya devam eder.

Bu evrenin bir başka boyutu ise cinin kişiye yardım etmeye başlamasıyla devam eder. Cin kişiye ruhsal hastalıkları tedavi edebileceğini söyler ve çevresine bunu duyurmasını ister. Kişi cine inanır ve çevresine duyurur, evine gelip giden insanlara cin sayesinde bazı özellikler göstererek kendisine bağlamaya başlar. Bunun ilerisinde ise cin artık asıl amacını söyler ve kişiye mehdi veya peygamber olduğunu ilan etmesini ister. Cinin tüm yalanına ve oyununa aldanan zavallı ise kendisini mehdi, peygamber veya ermiş olarak görmeye başlar ve sonucunda cin vasıtasıyla birçok insanı kandırmayı başarır. Bu gibi durumlarda musallat olan cin Şeytan’dır, özellikle Müslüman bir kişiye musallat olarak onu dinden çıkarmaya kadar gider.

Cinler bazen düğünlerde veya kadınlar arası toplantılarda güzelce giyinip süslenen ve altın takan kadınlara musallat olup zarar verirler. Cinler altını çok sevdikleri için üzerinde fazlasıyla altın olup vücudu belli olacak şekilde giyinen kadınlara aşık olurlar. Ayrıca hayvan kesildikten sonra kanının sürülmesi, mum yakma adetleri, tütsü yakma, kadınların düğünlerde veya başka yerlerde aşırı oynamaları cinleri teşvik eder. Özellikle bayanların Allah’tan uzaklaştıkları zaman cinler daha fazla yaklaşırlar. Erkeklerin ise gözlerine musallat olurlar, erkeği kadına baktırıp günaha sokmak isterler. Bu gibi olayları genelde Müslüman olmayan İblis tarafları cinler yapar.

Bazı kişiler belirli sözleri tekrarlayarak cinlerden yardım aldıklarını veya o söze ait cini çağırdıklarını sanırlar. Bu tip sözleri kendi kendilerine defalarca tekrarlarlar. Bu tip karışık sözler söyleyenlere cinler zarar verebilirler. Bu zarar o kişiye musallat olmakladır. İnsanlar bilmedikleri, kitaplardan öğrenip anlamını çözmedikleri hiçbir yabancı kelimeyi tekrarlamamalıdır.  Bazı kişilerin gizli tarikatlara girip akli dengelerini kaybetme sebebi o tarikatlarda öğrendikleri bu tür kelime ve sözlerdir.

Çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. Yıllardır yayınlanan kitaplar ve araştırmalar dışına çıkarak söylemek isterim ki; Cinlerin zararlarından birisi insana verdikleri maddi hasardır. Bazı kişiler cinlerin saldırdığını ve boğmak istediğini söyler, bazıları cinlerin gelip saldırdığını söyler bu ve benzeri birçok durum yaşanmıştır. Bunun sebebi olarak cinlerin bizzat gelip zarar verdikleri söylenir ancak ben buna katılmıyorum. Benim görüşüm cin gelip fiziksel zarar vermiyor, aksine insanın beynini etkileyip insana zarar hissi uyandırıyor.

Zihin denilen o süper soyut olgu, beynin iki yarım küresi arasındaki uyum aracılığıyla sinir sistemini güdüyor ve beş duyu işlemeye başlıyor. Bu idrak mekanizması, birçok parapsikolojik olayda beş duyunun aracılığını gerektirmeksizin de başarılı olmaktadır. İnsan, beyninin çok az bir kısmını kullanabilmektedir. Gerisi bir boşluk ve kullanmaya kullanmaya körelen ya da uyuşan, fakat zaman zaman ortaya çıkan bazı normal ötesi ruhsal hallerin sorumlusu olabilmektedir. Beyinle ilgili geliştirilen teorilerden birisine göre, beynin sempatik sistem ve parasempatik sistem görevi üstlenmiş iki yarım küresi vardır. Birisi deneysel, pozitif ve mantıkî olanı yapar, problemleri çözer, öğrenir ve ezberler. Diğeri ise tersine, sanatsal ve görsel olaylarda uzmandır. Güzelliklerin hakkını verebilir. Takdir eder, lezzet alır. Özellikle uyanıkken paralel çalışan bu ikisi, uykuda yalnızca görsel merkezleri uyanık tutar. İkinci teori, maddenin çok yoğun bir enerji olmasına bağlı olarak, enerjinin türlü biçimlerde açığa çıkabilmesi olayıdır. Diğer bir deyişle, bir masanın kendi kendine yürümesi, bir telepatik mesajın iletilmesi, normal ötesi türlü açıklanamaz olaylar, bu enerjinin beyni de bir kumanda aleti gibi kullandığı biçiminde ikinci teoriyi oluşturuyor. Enerjinin insan bilinci içinde canlı bir güç olması pekâlâ mümkündür. Beyin dalgaları ile sayısız deneyler yapıldı. Bu deneyler sesin ve ışığın normal bir insan üzerinde nasıl zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açtığını gösterdi. Örmeğin saniyede 8-12 ışık titreşimi, beynin alfa dalgalarının frekansına yakın bulunuyor. Bu titreşime maruz bırakılan insanlar son derece şiddetli reaksiyonlarda bulunur. Kollar, bacaklar sıçrar, kendini kaybeder. Kafa hafifler, şuursuz hâle gelir. Cinler bu ışın dalgalarını kullanmayı biliyor ve insanlar üzerinde kullanıyorlar. Cinlerin musallatı sonucu insanların fiziksel değişime uğramaları cinlerin beynin alfa dalga frekansıyla yaptıkları müdahale sonucu insanın kendisine verdiği zarardır. Örnek vermek gerekirse cinlerin boğmak istediği bir kişiye cin gelip fiziksel saldırmıyor o kişinin boğulduğunu hissetmesini sağlıyor. Kişi cinin etkisiyle boğulduğunu düşünüyor hatta bu düşünce o kadar ileri seviyeye gidiyor ki odaya gelen gölge şeklinde birisi beni boğmaya çalıştı bile diyebiliyor. Bunun sebebi cinlerin bilinçaltına müdahale etmesi ve gölge veya benzeri bir şekilde kendisini göstermesidir.

Cin musallatı olayının sonucu da budur. Cin musallat olduğunda kişinin beynine müdahale eder ve onu olumsuz düşünmeye sevk eder. Cin vakalarının büyük bölümü bu şekilde gerçekleşmektedir. Bunun aksi bence filmlerde senaryo olacak konulardır. Çünkü cinler kendi alemleri dışına çıkıp insanlara müdahale etmeyi pek sevmezler.

Şöyle düşünelim aynı dünya üzerinde iki boyut birisinde cinler birisinde insanlar yaşıyor. Her boyutta yaşayanların kendine has halleri, düşünceleri ve yaşamları var. Bu iki boyutta yaşayanlar birbirlerinin varlığını biliyorlar. Boyutlar arası geçiş ise sanıldığı gibi kolay değil. Gerek cinler gerek insanlar bu zorluğa katlanacak yapıda değiller. Bazı istisnai durumlarda boyutlar arası geçişler oluyor veya büyü gibi davetler ile kapılar açılıyor ve geçiş sağlanıyor. Onun dışında cinlerin gelip musallat olup zarar vermesi pek mümkün değildir.

Belirttiğim gibi cinin insana zararı beynine telkinde bulunmasıdır. İnsan beyni telkin almaya fazlasıyla müsaittir. Cin beyine ilettiği mesajlar ile kişiye zararda olduğunu çok rahat kabul ettirir, “şu anda boğuluyorum” gibi düşünen insan gerçekten boğulmaya başlar. Rüyasında ayağının yandığını görüp sabah uyandığında ayağının gerçekten yandığını söyleyen vakalar bulunmaktadır. Bu gibi olaylar rüyada olan yanmanın beyin tarafından kabul edilmesi sonucu fiziksel yanmaya dönüşmesidir. Cinlerde aynen bunu kullanır. Kişinin beynine ilettikleri mesajlar ile etkiler ve bir müddet sonra kişinin zarar görmesine sebep olur. Bu söylediklerim tüm cin vakalarında görülen olay değildir bunu da belirtmek isterim. Cinler ile ilgili bilinmeyenleri araştırıp kitaplaştıran birçok yazar bu konuya değinmekten kaçınmıştır. Klasik olanı anlatıp cin musallat olur zarar verir denmiştir. Cinlerle ilgili asıl bilinmesi gereken konulardan birisi budur. Bu konu daha da araştırılıp aydınlanırsa cin vakalarının ve ruhsal hastalıkların tedavisinin kolaylaşacağına inanıyorum.

Burada değinmekte fayda görüyorum. Bazı cin olayları cinlerin bizzat gözüküp zarar vermesi veya korkutması ile olur. Bu olaylar için örnekler fazlasıyla mevcuttur. Ben her olayın cinlere bağlanmaması kanaatindeyim ancak istisnalar hariç. Bu durumda hangisinin cinler hangisinin aldatma olduğunu anlamak tamamen kişinin kendi elindedir. Örneğin aklınızda korku varken gördüğünüz bir gölge beynin aldatmacasıdır ama bunun tam tersi bir durumda aklınızda kesinlikle korku unsurları yok ve geçmişinizde korkuyla bağdaşan bir olay yokken gördüğünüz bir varlık cin olabilir. Bu çok nadir olan bir olaydır bunu da belirtmek istiyorum.

Cinlerin bir başka zararı da, erkek ise hanımını kadın ise kocasını çirkin bir şekilde göstermesi, ondan soğutması ile olur. Bu tip zarar genelde büyü yolu ile gelen cinler tarafından yapılır.  Karı koca arasına giren cin birbirlerini kötü görmeleri için elinden geleni yapar. Kadının veya  erkeğin beynine hükmetmeye başlar. Ona telkinlerde bulunur. Kadının veya kocanın uygunsuz davrandığını fısıldar. Birbirlerinden nefret etmelerini sağlar. Sonuçta ayrılığa kadar götürebilir.

Aşırı heyecan hallerinde cinler insanlara zarar verebilir. İnsan metabolizması bazı durumlarda farklı çalışır, örneğin aşırı sevinç, aşırı üzüntü veya heyecan gibi durumlarda vücudumuzun çalışma sistemi de değişir. Bu gibi durumlar vücudumuzun enerji ve algılama boyutunu değiştirir ve cinlerin daha rahat hareket etmesini sağlar.  Cinler enerji olarak yaratıldıkları için enerji ile insan vücuduna girebilir veya insana musallat olabilirler. Yukarıda belirttiğim durumlara dikkat etmek gereklidir. O gibi durumların sonunda mutlaka dua okunmak ve Allah’a yalvarmak gerekir. Dudaktan dökülen Kuran-ı Kerim ayetleri de enerji yaymaktadır. Onların ve Allah isminin enerjisi cinleri uzak tutar. Hep derler ya yatmadan dua okuyup her yere üfleyin onun sebebi budur ve doğrudur. Özellikle gece yatmadan bol bol dua okunmalıdır çünkü geceleri insanların değil cinlerindir.

Cinlerin zararlarını özetlemek gerekirse %80 olay kesinlikle cinlerle alakalı değildir, beynin insana oynadığı güzel bir korku olayıdır. %15 vaka ise yukarıda bahsettiğim cinin beyine telkinde bulunması ile insanın zarar görmesidir. %5 durumda ise cinler bizzat musallat oldukları kişiye temessül ile beden değiştirerek veya kendi görüntüleri ile zarar verirler. %80 dışında kalan %20 lik kısım gerek bilinçli gerek bilinçsiz davet ve büyü ile gerçekleşmektedir ve mutlaka bilmemiz gerek Allah’a sığındığımız zaman hiçbir varlık zarar veremez.

 http://www.suleymanguclu.com/

 
  Bugün 32 ziyaretçi (155 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol